29 Ağustos 2012 Çarşamba

Midilli 1

Merhaba,

Bir kaç gün Altınova-Ayvalık-Cunda bölgesinde vakit geçirdikten sonra Midilli'ye gitmek üzere sabah erken Ayvalık limanına yollandık. Ayvalık'dan gidip gelmenin 30€, Midilli'den gidip gelmenin 15€ olduğunu öğrendik içimiz burkuldu. Kendi vatandaşını kazıklamak diye bir olimpiyat branşı olsa ya.

Yolculuk kemiksiz 1 saat 15 dakika sürüyor, pasaport kuyruğunda ne kadar bekleyeceğiniz ise biraz kısmet. Biz giderken çok rahattık, dönerken ince bir eziyet çektik. İner inmez yol bulmaya çalışan Türk turist öbekleri ve derdini yarı ingilizce yarı yunanca anlatmaya çalışan ada esnafına gülümsedik. Mytillini liman çevresi belki de adanın güzelliğinden en az nasibini almış bölümü diye düşünüp bir an önce arabayı kiralayıp turist keşmekeşinden uzaklaşıyoruz. Hafif bir sırt çantası ile gezebileceğinizi düşünüyorsanız bir motor kiralayarak da adayı gezebilirsiniz. ya da ATV.

Sıcak sıcak "bakery" kokuları burunlarımıza ulaşıyor. Sıcak ekmek/kruvasan, ham (jambon yazıcam ama bu işlenmiş et lugatını çevirmek pek bir zor, tam olarak örtüşmüyor bir çok kelime.) ve peynir. Kahvaltı genellikle omlet veya sandviç ekseninde. Serpme kahvaltı kültürünün kartel olmaya başladığı Türkiye'den gelenler için bu kahvaltı biraz zayıf gözükebilir. Asıl amacımız deniz ürünlerini tadmak olduğu için biz greek coffee (yoksa turkish coffee mi?) veya frappe eşliğinde kruvasandan olma sandviçlerimizi yiyip yollara düşüyoruz. O kadar çok gidecek yer var ki.


Live together dry alone

Plomari Ermis Restoran Menüsü

Adanın güneyinde büyükçe 2 koy (hatta neredeyse körfez) var. Gera ve Kallonis. Bu iki körfezin arasında kalan bölümün güney sahilleri dilllere destan plajlara ev sahipliği yapıyor. Vatera ve Plomari en büyük olanları. Hiç bir yerde rahatsız edici bir kalabalık yok. Restoranlarda Türkçe menü bulmak çok mümkün ama Türkçe konuşan bulmak İngilizce konuşan bulmaktan daha zor. İşte Plomari'de ilk öğle yemeğini yediğimiz Ermis ve menüsü. ve tabi her restoranın önünde çamaşır gibi bacaklarından mandallanmış asılmış ahtapotlar.

 Burada kızartılmış kabak çiçeği, cacık, ahtopot ızgara yedik ve uzo içtik. Kabak çiçeğini bütün olarak yumurtalı, peynirli sıvı bir  harca bulayıp kızartıyorlar. İyi fikir, çok lezzetli bir başlangıç. Biraz daha taze ot/sarımsak takviye edilerek mücverimsi bir kıvam yakalnabilir. Bunu denemek için Bob'un bahçesinden biraz kabak çiçeği araklamaya değer. (www.gardenhastasi.blogspot.com)
Güzel yoğurt ile güzel cacık yapmak çok hüner istemez. Belki sadece Midilli'nin mezeleri taze hazırlamasına bir övgü gönderebilirim. Cunda'da gördüğünüz dolap dolusu meze arasından seçme olayı Midilli'de çok şükür yok. Her şey siz istediğinizde hazırlanıyor ve önünüze geliyor.
Ahtapot ile ilgili yazılarımı sonraya saklıyorum. Adada yediğim en güzel ahtapot Skala Eressos'da güneşlenenlerden birisiydi. O konuya geleceğiz.


Soldan sağa uzo, kabak çiçeği kızartması, cacık



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder