5 Eylül 2012 Çarşamba

Midilli 3

Petra'ya doğru yola çıktık. Kruvasan, gouda, ham ve Greek Coffee sonrası genel teamüllerin aksine doğu kıyılarından kuzeye doğru ilerleyecek oradan batıya yönelip Molivos ve Petra'nın bulunduğu kuzey uca ulaşacağız. Yol boyunca Pamfila, Matmandos'a uğrama planımız var. ve tabi yolda neresi gözümüze güzel gözükürse. Harita üzerinde bir kaç şemsiye ikonu gördük ama denize girilecek başka onlarca yer olduğuna eminiz.

Yol boyu birçok Thermis göreceksiniz, Pirgi Thermis, Loutropoli Thermis vs. yaz günü ılıca fikri çok cazip gelmediğinden geçip gidiyoruz. Kışın Midilli'de ılıcalı bir tatil nasıl olur acaba diye düşünmeden edemiyorum ama. Acun Ilıcalı. Yolda bir iki ıssız kumsal sefası, çok seviyorum hızlıca denize girip, kuruyup yola devam etmeyi.

Matmandos'a varmaya yakın bir iki askeri ortam görüyoruz ve adanın en eklektik parçaları olduğu konusunda hemfikir oluyoruz. Taxiarches'deki tarihi manastıra şöyle bi baktık dışarıdan. Tarihi, anıtsal ya da dini yapılardansa yaşam alanlarının mimarisini daha organik bulduğumdan olsa gerek içeriyi gezmeden Matmandos'a park edip kasabayı yürüyerek turlamaya başladık. Dükkanlar siestadan kapalı, kimi evlerden son ses Türk dizileri duyuluyor. Dar sokaklar ve taş evler muhteşem. Yaşanmışlık ve devamlılık duygusu sarıp sarmalıyor. Mesela Kuzey Amerika'da çok az yerde bu duyguyu yaşayabilirsiniz. Araba girmeyen sokak ben görmedim zira.


Herkes uyurken onlar gezerdi

Frappe içtik, gezdik tozduk. Matmandos çok güzel gene gelecek ben. Vurduk Kapi üzerinden kendimizi kuzeye. Denizi görene kadar. Haritada her iki yol da (deniz kıyısından giden ve daha güneyden Argennos üzerinden) normal asfalt gözüküyordu. Lakin ki öyle değildir. Stabilize yolda arabanın da bizim de canımız çıktı, benzin ışığı bayadır yanıyordu. Geriye mi dönsek ileri mi gitsek diye düşünürken Efthalou'ya dar düştük. Efthalou, Molivos arası yol kaymaklaştı, ibre 0'ın da altına indi. Korka korka ilk benzinciye girdik, koftiden maceramız mutlu sonla bitti.

Petra kumsalı bir doğa harikası. Yol boyu hoş otel, restoran/taverna, deniz tarafında asma katta tavernaların masa sandalyeleri, aşağıda da seyrek nizam şezlong şemsiye. Burada pek methedilen Reef Restaurant ve Woman's Cooperative hemen göze çarpıyor. Reef buraya yerleşen bir Avusturalyalı'nın restoranı ve ince bir Anglo-Sakson havası dikkat çekiyor. Kadınlar kooperatifi de eski misyonunu kaybetmiş başka bir hale evrilmiş ama görmek istiyorum yine de, sadece bugün değil. Bugün Christos Taverna'dayız ve çok doğru bir karar verdik. İşte sofra;


Karides saganaki ve saz arkadaşları

Ahtapot ve karides saganaki oldukça güzeldi. Midye saganakideki midyeler taze değildi, gözümüz dönmeden önce sormuş olmalıydık. Kabak çiçeği dolması benim zevkime göre biraz fazla pişmişti, Nihan bayıldı. Cacık, patates kızartması zaten her yerde çok güzel. Bi de aşağıdaki barbunları yedik. Hayatımda yediğim en güzel barbunlardan birisiydi. Balık çok yerde taze, çok kişi pişirmeyi iyi biliyor. Demek bizim yediğimiz taze planktonlarla beslenmiş deniz yaylası barbunuydu. Sonuncusu kalana kadar fotoğraf çekmeyi unutmuşuz. Bu olay başımıza çok geldi, zaten nefis en zor öğrenenmiş derler.


Fish doesn't think, fish knows everything

Dikkat ettiyseniz hiç uzo bahsine girmiyorum. O konuyu ayrı işleyeceğim. Ama küçük tüyo, en güzel uzoyu bu yemekte içtik. Yarın, Eressos ve güneybatı yolları.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder